Haber

CHP Sözcüsü Deniz Yücel: Aynı yetkilerin kısıtlanması yönünde bir hazırlık olduğunu görüyoruz.

CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, “Hedefin Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini kısıtlamaya yönelik bir hazırlık olduğunu görüyoruz. İktidar partisi yöneticilerinin de zaman zaman bunu dile getirdiğini biliyoruz. Anayasa Mahkemesi bireylerin teminatıdır, Bu ülkede yaşayan vatandaşların, kurumların ve Anayasal kurumların Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin kısıtlanması “Yakın geçmişte de ortaya atılan kapatılması gerektiği yönünde bir görüş ortaya koymak. Bu ülkenin, milletin temellerine dinamit koymaktan hiçbir farkı yok. CHP olarak hem TBMM çatısı altında, hukuki çerçevede, hem de toplumsal alanda hukuk ve demokratik yöntemler çerçevesinde sonuç alana kadar bu çabamızı sürdüreceğiz” dedi. “Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, ilk yurt dışı ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne, ikincisini ise Can Azerbaycan’a yapmayı düşünüyor.”

CHP Merkez Yönetim Kurulu, 38. Olağan Kurultayı’nın ardından bugün ilk toplantısını gerçekleştirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü Deniz Yücel; Toplantı devam ederken düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Yücel şunları söyledi:

“CHP olarak 38. Olağan Kongremizi 4-5 Kasım’da gerçekleştirdik. Kongremiz demokrasi şöleni atmosferinde gerçekleştirildi ve birçok siyasi partiye örnek oldu. Demokrasiyi aşağıdan yukarıya içselleştirmiş bir parti olarak, Delegelerimizin oyları ile 8. Genel Başkanımızı, Parti Meclisimizi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyelerimizi seçtik.YDK Genel Başkanı ve Genel Başkan Vekili seçiminde de eşit temsil ilkesi bir kez daha gözetildi. Kemal Kılıçdaroğlu, ülkemize ve partimize önemli kazanımlar sağlamıştır. Kendisine bir kez daha hem partimiz adına, hem şahsım, hem de ülkem adına şükran borçluyum. O, kalbimizdeki kıymetli yerini her zaman koruyacaktır. büyük ‘adalet’ mücadelesi, demokrasiye olan bağlılığı, CHP’yi toplumun tüm kesimleriyle buluşturmaya yönelik adımları ve özellikle 2019 yerel seçimlerinde başarıya ulaşan birleştirici politikaları.

İlk Parti Meclisi toplantımızı Cumartesi günü 8. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel başkanlığında gerçekleştirdik. Bu toplantıda 24 kişilik Merkez Yönetim Kurulumuz belirlendi. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, Merkez Yönetim Kurulu’ndaki görev dağılımını kamuoyuyla paylaştı. Merkez Yönetim Kurulumuz, ‘Gölge Kabine’ dediğimiz mevcut hükümet sistemine uygun olarak idari işlerden sorumlu Başkan Vekili ve Başkan Vekilinden oluşmaktadır. Bu kısmı biraz açıklayacak olursak: İdari işlerden sorumlu olan Başkan Yardımcılarımız ağırlıklı olarak parti yönetimi ile ilgili olup, ‘Gölge Kabine’ dediğimiz yapı ilgili bakanlıkları takip eden, denetleyen, yapıcı muhalefet yapan bir yapıdır. Gerekirse dünyadaki sol-sosyal demokrat partilerde olduğu gibi siyaset üretir.

ERDOĞAN’IN KABİNİNDEKİ 18 BAKANDAN SADECE BİRİ KADIN: Şunun altını çizmek isterim: Recep Tayyip Erdoğan’ın kabinesindeki 18 bakanın 17’si erkek, 1’i de kadın. Cumhuriyet Halk Partisi Merkez Yönetim Kurulu’ndaki 18 Gölge Bakandan 9’u kadın, 9’u erkek. Cumhuriyet Halk Partisi, tüm kadrosuyla Türkiye’yi yönetmeyi, sorunları tek tek çözmeyi amaç edinmiş bir partidir… Kadın erkek eşitliğine olan duyarlılığımız ve alanında uzman kişilerden oluşan yetkin, genç, dinamik, inançlı ve kararlı ekiplerimiz. alanları bunun en somut göstergesi…

ÖZGÜR ÖZEL İLK DIŞ ZİYARETİNİ KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NE, İKİNCİ ZİYARETİNİ CAN AZERBAYCAN’A YAPMAYI DÜŞÜNÜYOR: Bugün ilk Merkez Yönetim Kurulu toplantımıza Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Özgür Özel’in sunumuyla başladık. Elbette ülke gündemine ilişkin değerlendirmeler yaptık. Ayrıca partimizin yaklaşan yerel seçimlerle ilgili izleyeceği yol ve yöntemleri de konuştuk. Bugün Merkez Yönetim Kurulu’nda İsrail-Filistin meselesi de görüşüldü. Bu konuyu birazdan detaylı olarak anlatacağım. Ama bu arada bir şeyi paylaşmak isterim. Başkanımız Kongre sürecinde etkin bir dış politika izleyeceğimizi söyledi. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, acil bir gündem ortaya çıkmadığı sürece ilk yurt dışı ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne, ikincisini ise Can Azerbaycan’a yapmayı düşünüyor. Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak önümüzdeki dönemde de tüm açıklığımız ve samimiyetimizle çok daha fazla halkımızın yanında olacağız.

HATAY YENİDEN İNŞA EDİLECEK: Değerli Genel Başkanımız, söz verdiği gibi dün depremle yıkılan, acı ve kayıplarla yoğrulan Hatay’daydı. Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Hatay benim şahsi meselemdir’ sözünü bir kez daha hatırlattı. ‘Son genel lider olarak bundan sonra Hatay’ın şahsi meselem olduğunu söylüyorum’ diyerek, Hatay’ın sorunlarının tek tek çözülmesi için büyük çaba göstereceğini ilan etti. Tüm CHP’liler olarak ilk ve son genel başkanlarımız gibi Hatay’ın da bizim kişisel sorunumuz olduğunu bu kürsüden bir kez daha vurguluyoruz. Çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan bu kadim kentin yaralarının sarılacağı, tüm zenginliklerinin korunacağı, halkımızın güvenle yaşayabileceği evlerin inşa edileceği bir süreci hep birlikte hızla inşa edeceğiz. Hatay halkının yanında olmaya ve onlara verdiğimiz sözleri tutmaya devam edeceğiz.

Hiç şüpheniz olmasın ki, ülkemizde nerede bir sorun varsa orada bir CHP’li dostunuzu göreceksiniz. Sivil toplumun, sendikaların, gençlerin, kadınların, öğrencilerin, eğitimcilerin, sağlık çalışanlarının, çalışanların, emeklilerin, memurların, esnafın, kısacası tüm halkımızın yanında olacağız. Öncülük etmemiz istenen alanlarda asla geri kalmayacağız. Demokrasi ve hukuk çerçevesinde atılan her eylemde destek bekleyenlerin yanında olacağız. Milletimiz adına egemenlik yetkisini kullanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sınırlı yetkilerinin şeffaflığı ve hesap verebilirliği için çalışacağız. Ekonomiyi gündemden çıkarmaya çalışan iktidara karşı; Hayat pahalılığını, yüksek enflasyonu, her hafta artan fiyatları, ekmeğin 8 liraya yükselmesini konuşacağız, konuşturacağız. KYK’lardaki sorunları da konuşacağız.

ÇİFTÇİ BONUSU KAYBETTİ: Devlet yurtlarında durum içler acısı. Sosyal devlet tamamen yıkıldı. Çocuklarımız ve gençlerimiz tarikatların kucağına bırakılıyor. Beslenmeden anladıkları kurtlu yiyeceklerdir. Barınaktan anladıkları, çocukları yerdeki yataklara hapsetmek. Güvenlikten anladıkları, denetlenmeyen, bakımı yapılmayan, çocuklarımızın hayatına mal olan asansörlerdir. Ekonomik kriz ve yüksek hayat pahalılığı toplumun her kesimini etkiliyor. Emekli çiftçilerimizin ÇKS sistemine kayıtlı olanlara ödenecek 5 bin TL ikramiyeden mahrum kalması nedeniyle CHP olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Çiftçilerimiz girdi maliyetlerinden dolayı zor anlar yaşıyor. Bu ücretlerin verilmesi onlara biraz nefes aldıracaktır.

Biz iç politikada Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yakışmayan bu tür konularla uğraşırken, dış politikamızda da maalesef durum farklı değil. Ortadoğu’da yanıbaşımızda bir insanlık dramı yaşanıyor. İsrail’in Gazze’ye saldırılarında ölü sayısı 11 bini aştı. BM verilerine göre bu ölümlerin yüzde 74’ü kadın ve çocuklardan oluşuyor. Binlerce çocuk öldü. Hastaneler, ambulanslar ve mülteci kampları hedef alınıyor. Evler vuruluyor, siviller hayatını kaybediyor. Bu saldırıların durdurulması için tavır almak herkesin insanlık görevidir. Ancak bu saldırıların Hamas’ın bir gece sivillere yönelik saldırılarıyla başladığını da unutmamak gerekiyor. Batı dünyası ise sivil ölümlerini görmezden geliyor ve yalnızca İsrail’in tek taraflı açıklamalarını ön plana çıkarıyor. Bu durum asla kabul edilemez.

Türkiye DÜNYADA VE BÖLGEDE NÖTRALLEŞTİ: Batılı devletler İsrail’i koruyup kollarken, Türkiye’deki tek adamın dış politikayı din ve mezhep odaklı hale getirerek iç siyasete alet etmesi nedeniyle Türkiye dünyada ve bölgede etkisiz hale geldi. Uluslararası bir sorunda arabulucu veya garantör olmak isteyen bir ülkenin, uluslararası hukuk ve diplomasi kuralları çerçevesinde tüm taraflarla iyi ilişkiler içinde olması gerekir. Ancak Erdoğan yönetimi dış politikadaki bu sağduyuyu ve tutarlılığı çoktan unuttu. Bu durum her zaman gel-git, çelişkili ve tutarsız durumlar, ülkemiz açısından inanç ve itibar kaybına yol açan bir algıya dönüştü. Dün ‘darbe lideri’ dediği Sisi ile görüşen Erdoğan, dün ‘Katil’ dediği Esad’la aynı aile fotoğrafında yer aldı. Üstelik bu tutarsız dış politikayı sürekli bir seçim malzemesi haline getiriyor. 2019’da ‘Binali’ye mi yoksa Sisi’ye mi oy vereceksiniz’ diyerek meydanda dolaşan Erdoğan’ın kime oy verdiğini Riyad’daki aile fotoğrafında gördük. Cumhuriyetin 100. yılında Gazze mitingi düzenleyen Erdoğan’ın, Mart ayında yapılacak yerel seçimlere kadar Filistin’deki insani trajediyi ve sivil ölümlerini iç politika malzemesi olarak kullanacağı aşikar…

SOKAKLARA KOLA DÖKMEKLE HİÇBİR YERE ULAŞILMAZ: Biz CHP olarak Erdoğan gibi tutarsız, kimliksiz, sürekli bir yerden mesaj bekleyen bir dış politika üretmiyoruz. 7 Ekim’de söylemiştik. Bir aydır bunu vurguluyoruz. Filistin’in ve Filistinlilerin yanındayız. Protesto Anayasal bir haktır. Filistin’de yaşananları eleştirmek, orada yaşanan insanlık trajedisine karşı sesimizi yükseltmek kadar doğal bir şey olamaz. Ama tepki gerçek ve dengeli bir dış politikayla veriliyor. İşyerlerini kapatarak, yerel kahve ikram ederek, sokaklara kola dökerek bir yere varamayız.

AKP’NİN 21 YILDA YIKTIĞI YARGI KURUMU ŞİMDİ ÇATLAMAYA BAŞLADI: Gelelim en güncel konuya. Bir devlet krizi yaşıyoruz. Geçtiğimiz hafta yüksek yargı organlarında yaşananlar basit bir yargı krizi olarak nitelendirilemez. Maalesef Anayasa yargı tarafından açıkça ihlal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’ne ve Şanlı Meclis’e sınırlamalar getiren açıklamalar yapıldı. Yüksek yargı organları arasında bir hesaplaşmaya, hatta hesaplaşmaya tanık olduk. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması asla kabul edilemez. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin geçen hafta aldığı karar rezalettir, Türkiye’de hiçbir vatandaşın hukuki güvencesi olmadığı anlamına gelmektedir. Bu, kuvvetler ayrılığını, hukukun üstünlüğünü, mahkemelerin bağımsızlığını ortadan kaldırmaya yönelik bir girişimdir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve devletin, mahkemelerin ve üst yargı organlarının meşruiyet kaynağı Anayasadır. Anayasa’nın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını etkiler; İdari makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Hatay Milletvekili Can Atalay’ın ‘Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı’ ile ‘Kişi özgürlüğü ve güvenliği’ hakları ihlal edildi. Anayasa Mahkemesinin kararı Anayasaya uygundur. Bu durum Anayasa Mahkemesinin daha önce benzer davalarda verdiği içtihatlarla uyumludur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin benzer davalardaki içtihadına uygundur. Geçtiğimiz hafta yaşanan bu olayla birlikte AKP’nin 21 yılda yok ettiği yargı kurumunun artık çökmeye başladığı açıkça görüldü.

NUMAN KURTULMUŞ MAKUS TESTİ YAPTIK: Türkiye uzun süredir ciddi bir ekonomik kriz yaşıyor ve buna şimdi yargı ve devlet krizi de eklendi. Yargıyı siyasallaştırmanın kimseye faydası yoktur. Adaletin olmadığı yerde iktidardakiler de dahil hiç kimse iman etmez. Maalesef Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş bu süreçte çok kötü ve başarısız bir sınavdan geçti. Yüksek yargıdaki bu devlet krizinin görüşülmesi amacıyla TBMM Genel Kurulu’nda yapılması gereken Uygulama Konseyi Toplantısı’nın yapılmaması, daha doğrusu bu toplantının yapılmaması demokrasimiz açısından kaygı vericidir. Hatta bir yerden gelen talimatla gündeme alındı. Konuşamıyorsak, tartışamıyorsak, sorunların çözümü için istişare kültürünü ve arka kapı diplomasisini işleyemiyorsak ve özellikle Meclis olarak milletimizin bize verdiği yetki ve görevin gereğini yerine getiremiyorsak, Bu halk, bu millet bunu hiçbir zaman unutmayacaktır.

TALİMAT BAKANI: Milli Eğitim Bakanı dediğim Adalet Bakanı’nın, hukukla hiçbir ilgisi olmayan, konuyu tamamen çarpıtan, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın açıklamalarına göre farklılık gösteren sözlerini dikkate almaya bile gerek yok. Adalet Bakanı da genel kurulda adalet nöbetimizi eleştirdi. Evrensel hukuk normlarını hiçe sayan, kuvvetler ayrılığını ihlal eden bu kişiyle ‘Adalet’ için ne tür eylemler yapacağımızı tartışmayacağız. Haftalardır görüyoruz. Tolga Şardan, Barış Pehlivan ve Can Atalay. En temel hak talepleri basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğüdür; Soruşturmalar ceza davaları ve hukuka aykırı yargı kararları nedeniyle sekteye uğramaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak adaletten, hukukun üstünlüğünden ve Anayasadan yanayız. Bunu herkes bilmeli.

Anayasaya ve TBMM iradesine aykırı olan bu darbe girişimine karşı 5 gündür TBMM Genel Kurulu’nda adalet nöbetindeyiz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi mensupları olarak ülkenin hiçbir sorununa kayıtsız kalmayacağız. Tepkilerimizi en etkili sistemlerle ortaya koyacağız. “Değişen, dönüşen, gençleşen, eşitliği savunan Özgür Özel’in başkanlığını yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi’ni izlemeye ve takip etmeye devam edin.”

“KENDİNİ TEMİZLEMESİ GEREKİYOR”

Yücel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararına ilişkin açıklamalarının hatırlatılması üzerine Yücel, şunları söyledi:

Anayasa ve kanunlarla yönetilen bir ülkede, devlet kurumlarının uyumlu işleyişini denetlemek zorunda olan Cumhurbaşkanı’nın bu olaya bu şekilde müdahale etmesi asla kabul edilemez. Başkanın hakemlik psikolojisine dahil olması tam anlamıyla kabile toplumlarındaki olayları anımsatıyor. Yani bir racon’u öldürecekmiş gibi hakemlik yapması kabul edilemez. Yargıtay var olmayan bir yetkiyi kullandı. Yargıtay’ın kararı geçersizdir. Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin verdiği karar kararsızlık niteliğinde. Dolayısıyla köklü bir geçmişi olan ve yüksek yargıçlardan oluşan Yargıtay’ın, devletin üst kademelerinde yol açtığı bu yargı krizini ve devlet krizini temizleyip düzeltmesi gerekiyor. Anayasa’ya göre Yargıtay dahil tüm yasama, yürütme ve yargı organları var olmayan bir yetkiyi kullanarak; Anayasa Mahkemesi’nin kamu, özel ve tüzel kişiler ile gerçek kişiler ve idari makamlar açısından bağlayıcı olan kararını görmezden gelmek, Anayasa Mahkemesi hakimlerini hedef göstermek, haklarında suç duyurusunda bulunmak kimsenin haddine değildir. “Yargıtay, yol açtığı krize derhal açıklık getirmeli ve düzeltmelidir.”

“Her türlü çabayı göstereceğiz”

Yücel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sisteminin değiştirilmesi yönünde adım atılacağı yönündeki açıklamalarına ilişkin soruya şöyle yanıt verdi:

“Anayasa’yı tanımayan, uygulamayan, Anayasa’nın açık hükümlerini yok sayan bir anlayışla Anayasa değişikliğini konuşmuyoruz, tartışmıyoruz. Bu eylemler aslında sadece bir senaryonun uygulanmasıdır. Aslında Gömleğin düğmeleri baştan yanlış iliklenmişti İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Atalay hakkında, Mahkûmiyet kararı veren ve hak ihlalinin tespit edildiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, kararı derhal harekete geçirmesi gerekiyordu. İhbar üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, CMK uyarınca dosyayı yeniden açarak derhal tahliyesine karar verdi ve yine Anayasa 83 uyarınca yürütmeyi durdurma kararı vermesi gerekirken dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, karar almadan, mahkeme başkanının tek başına verdiği hukuken geçersiz bir kararı kastetmiyorum. Bu aslında bir senaryonun hayata geçirilmesidir.

Bir süredir anayasa değişikliğini gündeme getiren AK Parti ve Sayın Erdoğan, anayasa tartışmasını belli bir noktaya getirip yerel seçimlerden önce veya sonra istedikleri sonucu almaya hazırlanıyor. Ancak anayasayı tanımayan, anayasanın açık kararlarını yok sayan bir anlayışla bu tartışmalara girmeyiz. “CHP olarak siyasi, hukuki ve toplumsal çerçevede bu konuda gereken her türlü direnişi ve çabayı göstereceğiz” diye yanıtladı.

“İMAMOĞLU’NA ÖZEL VE ​​SAYGISIZLIKTIR”

Yücel, MYK ve YDK listesinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yakın isimlerin yer aldığı iddialarına ilişkin soru üzerine şunları söyledi:

“Kongremiz Türkiye’deki diğer siyasi partilere örnek olacak şekilde demokrasi şöleni atmosferinde gerçekleşti… Sayın Özgür Özel’e ‘kayyum başkan’ demek en hafif tabirle Özgür Özel’e de Ekrem’e de saygısızlıktır. İmamoğlu. Hatta daha da fazlası.” Bu aşırıdır. CHP’nin Başbakanı ya da YDK’lıların bir kişiye yakınlığı ya da uzaklığı belirlenmedi. Sandık koyuyoruz, ilçe kongrelerimize sandık koyuyoruz, il kongrelerimize sandık koyuyoruz. Başbakanımız ve YDK üyelerimiz, CHP’lilerin ve örgütün o sandıkta yansıyan iradesi sonucu seçilmişlerdir. “Sayın Ekrem İmamoğlu, 25 yıl sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kazanan çok başarılı bir belediye başkanıdır. Ancak şunu açıkça belirtmek isterim ki, bir kişiye yakınlık ya da uzaklık ne Başbakan ne de YDK için kriter değildir.” söz konusu.

Yücel, Özel’in Azerbaycan ziyaretine ve hükümetin anayasa hazırlıklarına nasıl karşı çıkılacağına ilişkin soruları şöyle yanıtladı:

“Dış politika bireysel bağlantılar üzerinden yürümez. Sayın Erdoğan döneminde zaman zaman yapılsa da bunun bazen ülkemize, ülkemizin milli çıkarlarına hayati zararlar verdiğini gördük, yaşadık. Dış politika ve bizim Komşularımızla bağlarımız ülkemizin milli çıkarları ile uluslararası hukuk ve diplomasinin temel kuralları doğrultusunda ve CHP çerçevesindedir. Temas konusunda bir şey söyleyemem. Bu uluslararası gezinin hazırlıklarının başladığını rahatlıkla paylaşabilirim. Ziyaret tarihleri ​​önümüzdeki günlerde açıklanacak olup, Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel’in yakın gelecekte önce KKTC’yi, ardından da Azerbaycan’ı ziyaret ettiğini görebiliriz.

“ANAYASA MAHKEMESİNİN YETKİLERİNİ KISITLAMAYA YÖNELİK HAZIRLIKLAR OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”

Anayasa değişikliği konusunda bazı hazırlıkların yapıldığını görüyoruz. Amaç, Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin kısıtlanmasına yönelik bir hazırlık olduğunu görüyoruz. İktidar partisi liderlerinin zaman zaman bunu dile getirdiğini biliyoruz. Anayasa Mahkemesi bu ülkede yaşayan bireylerin, vatandaşların, kurumların ve Anayasal kurumların teminatıdır. Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin kısıtlanması, yakın geçmişte de ortaya atılan Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması gibi bir fikrin ortaya atılması; Bu ülkenin, milletin temellerine dinamit koymaktan hiçbir farkı yok.

CHP olarak gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında hukuki çerçevede sivil toplum alanında, gerekse toplumsal alanda hukuk ve demokratik yöntemler çerçevesinde sonuç alana kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz.

Hiç kimse Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni parmakla gösteremez. Kimse sana yolu gösteremez. “İktidar partisi ve ortağı dahil tüm siyasi partiler dik durmalı ve TBMM’yi itibarsızlaştırma çabalarına son vermelidir.”

Yücel, yerel seçimler öncesinde belediye başkan adaylarını belirlerken ön seçim yapılıp yapılmayacağı sorusuna ise, “Biz her zaman ön seçimin en demokratik süreç olduğunu savunduk ve söyledik. Hala da savunuyoruz. Ön seçime ilişkin zamanlama açısından sıkışıklık var, ön seçimi hakim kontrolünde yaptığınızda seçime girecek adaylar ön seçim açıklandığında seçimlere 35-40 gün gibi bir süre var. Ön seçimin mi yapılması gerektiği, yoksa CHP’nin kontrolünde trend araştırması mı yapılması gerektiği şu anda tartışılıyor. Değerlendirme aşamasında. Önümüzdeki günlerde Genel Başkanımız Özgür Özel 81’imizle bir toplantı yapacak. İl başkanları ise “İllerinin bu konudaki beklentileri ve kuruluşlarımızın görüşleri dikkate alınarak önümüzdeki günlerde uygulamaya konulacak ve doğru bir yol belirlenecektir” yanıtını verdi.

“KAPIMIZ AÇIK”

Yerel seçimlerde yapılacak ittifaklar ve temaslarla ilgili soruya Yücel, “Geçmişte ittifak yaptığımız partilerle bağlantılarımızı halen sürdürüyoruz. İttifaka kapılarımızı hiçbir zaman kapatmadık, kapatmayacağız” dedi. Kapatın ama biz bu işin, burayı alıp orada size verelim gibi bir işleme, yani pazarlığa dönüşmesine karşıyız.DÜZGÜN Partisi Genel Başkanı Meral Akşener de bu konuda bazı sert açıklamalarda bulundu. Mümkün olabilir. Yerel seçim takvimi henüz açıklanmadı. Sonuçta kazanmak için, ittifak kuracağımız partilerin kazanması için, hatta daha da önemlisi ülkemiz demokrasisinin kazanması için gereken her adımı atacağız. Bu konularda atılacak adımlara kapımız açıktır” dedi.

haber-kesap.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort